top of page

SUYA ÖZLEM

Beden, dünyaya kök salmış bir ağaç gibi, toprağa bağlıydı. Ayakları yeryüzüne mıhlanmış, zamanın çarklarında aşınan bir taş misali ağırdı. Her nefes, kalbini sarmalayan kaburgaların dar kafesinde yankılanıyordu. Oysa ruh… Ruh, bir rüzgâr gibi, bir sis gibi özgürdü. Ne duvarlar onu hapsedebilirdi ne de mesafeler onu durdurabilirdi. Bir damlanın okyanusu özlemesi gibi, ruh da ait olduğu sonsuzluğa kavuşma arzusuyla yanıp tutuşuyordu.



suya özlem

Tıpkı oksijenin hidrojene kavuştuğunda suya dönüşmesi gibi, beden ve ruh da birbirini arıyordu. Biri olmadan diğeri tamamlanmıyordu; biri eksik kaldığında diğeri de çoraklaşıyordu. Beden, ruha yuva olmak isterdi; ruh ise bedene hayat vermek için yanıp tutuşurdu. Birbirlerini tamamlarken, bir o kadar da uzak düşerlerdi.

Bazen ruh, bedenin derinliklerine saklanır, orada sıkışıp kalırdı. O vakitler, gözler donuklaşır, eller soğur, kalp atışları yavaşlardı. Ve bazen de beden, ruhun ulaşamayacağı kadar ağırlaşırdı; ona seslenir, ama cevap alamazdı. Ruh, gökyüzüne yükselmeye meyilli, beden ise toprağa çekimliydi. Biri uçmak isterdi, diğeri köklenmek.


SUYA ÖZLEM: Ama aşk… Aşk, bu iki zıt kutbu buluşturan alkimiydi. Tıpkı hidrojenin oksijeni bulması gibi, beden ve ruh da aşk ile birbirine karışır, varlığın öz suyuna dönüşürdü. Gerçek aşkın içinde beden kaybolmaz, ruh unutulmazdı. Biri diğerine ağır gelmez, biri diğerini yarı yolda bırakmazdı.


Beden ve ruh, birbirlerine kavuştuğunda, artık ne toprak ne gökyüzü… Artık sadece su vardı. Yaşamın kaynağı, varlığın özü, varoluşun en saf hali…

Ve belki de aşk, bedenin ruhu araması değil, ruhun bedende yuvaya dönüşmesiyle mümkündü. Su olmak, özüne kavuşmaktı.

Komentarze


2024 Lumina Numeroloji Tarafından Tasarlanmıştır

  • Facebook
  • Instagram
bottom of page